Diger fotograflar bozulan harddiskle birlikte zayi oldular..
Niagaraya ikinci gezimiz New Yorklu arkadaslarimiz Bora ve Zeynep ile birlikte idi. Ben onlari NYC deki evlerinden aldim, hep birlikte Kanadaya geldik. Benim uzun yol soforlugume katlanabilme rekoru kirdilar. Zeynep yol boyunca arka koltukta saklandi.O gun ilk kez "Skywheel" denen alete bindik, dordumuz birlikte:
Skywheel
Skywheel bildiginiz donmedolabin suslusu. Yavas yavas 3 tur atiliyor havada, biz Borayla biraz eglence katinca olaya kizlar sorun cikardi.
Niagara insanin evine yakin olunca her firsatta gidiliyor sanirim, ucuncu gidisimiz, elcimlerin konferansi ile oldu, konferans ahalisinin pesinden ben de gittim selalelere. Bu sefer de tekne turuna ilk kez katildik. Maid of the mist teknelerin isimleri, 1,2, 3 diye gidiyor.
Tekne ile selalenin taa icine kadar giriyor tur. O yuzdende naylon yagmurluklar dagitiyorlar. Ilk gittigimizde yagmurluklar mavi idi. Kamerayla birlikte giyince ben yagmurlugu, selale de maviye donustu.
Konferans gezisinin ogle yemegini de Niagara koyundeki sarap baglarindan birinde yedik.
Ve o gun ayrica ilk kez selalelerin icinde olusan gokkusagini resmedebildim
Yukaridaki resimde gorulen selalenin Amerikan falls denen kismi.
Dorduncu gidisimis, sevgili kayinvalidem ve kizkardesi bizi ziyaret ettiginde gerceklesti. Onlar otobus ile Niagaraya geldiler.
Ekim ayinda boylece Kanadanin degisen renklerini de saatler boyu trafikte seyretme imkani buldular. Ilk defa Niagarada gece de kaldik. Selalelerin gece aydinlatmasini da gormus olduk. O resimleri sayin Hulya Elgunden bekliyoruz (hep birlikte). O aksam Clifton Hill sokagi uzerindeki dukkanlari gezme, eglenceleri izleme imkani da bulduk. Niagarada insani en cok sasirtan guzelim selalelerin etrafinin tamamen beton olmasi. Ortada kucucuk bir park kalmis, gerisi hep koca koca binalar.
Clifton Hill sokaginin amaci tamamen eglence, Uzerinde kingkong olan bu bina ister inan ister inanma muzesi. Yani sacma sapan sasirtici bilgileri bir araya getirmisler, komiklik olsun diye.
Clifton Hill uzerinde bir de minigolf sahasi var, dinozor temali.
Otele ulasmak icin binalarin iclerinden gecmek mumkun. Burasi da yolumuzun uzerindeki otellerden birinin lobisi. Gercekten sokak seklinde tasarlamislar.
Selalenin sulariyla yikanmaktan pek tabi ki misafirlerimizi de mahrum etmedik. Bu sefer yagmurluklar pembe idi.
Gezimizin ikinci gunu Niagaranin kulesine cikip selalelere taaa yukardan baktik. Simdi gercekten Niagaranin neden dunyanin en unlu turistik yerlerinden biri oldugunu gormeye hazir olun.
Selalenin karsi kiyisi Amerikanin New York eyaleti. Selalenin icine girmeye calisan tekneyi de gordunuz mu?
Kulenin adi Skylon, kulenin yolunu bulmak biraz hileli. Nasil olsa kuleyi gozden kacirmaya imkan yok, inatla o yone gitmeye calisin. Onunuze engel cikip geri donmek zorunda kalirsaniz (ki kalacaksiniz) pes etmeyin.
Kanadanin ne kadar duz bir ulke oldugundan daha once bahsetmistim degil mi?
Son olarak da elcim doktorasini savunduktan sonra kutlamaya gittik Niagaraya, en luks otellerden birinde (kis iindirimi :))) kaldik. Havuzlar, jakuziler, saunlar.. ve de kaldiginiz odadan selaleye kus ucusu bakis:
Son olarak da selalelerin yakindan cekilmis fotograflariyla gezime son veriyorum:
At nali (Horseshoe) selalesi, Amerikaya sirtini vermis, butun guzelligini Kanadalilara saklamis.
Atnali selalesi yakindan.
Amerikan selalesi ve Baris koprusu.
No comments:
Post a Comment